Kedi ve köpeklerde en çok rastlanan iç parazitler;askaritler, tenyalar ve kurtlardır.
Bunlar kedi ve köpeklerin iç organlarına yerleşen, burada beslenen ve yaşayan organizmalardır. Bu parazitler anneden yavruya geçebildiği gibi dışarıdan da alınabilirler.
Kedi ve köpeklerin bağırsaklarındaki bulunan iç parazitler, yumurtalarını hayvanların dışkısına bırakırlar. Dışkı ile atılan yumurtalar etrafa yayılır, aynı zamanda hayvanların tüyleri arasına da girerler.
Bunlar hayvanlarla temasta bulunan insanlara da çeşitli yollarla bulaşarak enfeksiyona neden olurlar. Yavru kedi ve köpekler 45 günlük olduklarında iç parazit tedavilerine başlamak gerekir. Sonrasında da koruma amaçlı 2 ayda bir iç parazit koruyucu ilaçlar tekrarlanmalıdır.
Evin dışına çıkmayan kedi ve köpeklerde iç parazit etkenlerine maruz kalabilirler.
Bu sebeple kedi ve köpeklerinizin kontrollerini ve aşılarını düzenli olarak yaptırmaya özen gösteriniz.
Kedi pansiyonu kedi sahiplerinin en zorlandığı konulardan biridir belki de. Herkes gibi kedisi olanların da tatile ihtiyacı var elbette, değil mi??? Kimi zaman tatil, kimi zaman başka işlerimiz için bir süreliğine kedilerimizde uzak kalmak zorunda kalabiliriz.
Peki böyle durumlarda ne mi yapmalıyız?
Kediler evlerine çok bağlı hayvanlardır. Eğer yokluğunuz 3-4 günü geçmeyecekse kedilerinizi evinizde bırakabilirsiniz. Tabi her gün birinin kontrol etmesi şartı ile. Kediniz yavru ise asla evde bırakmamanızı tavsiye ederim. Çünkü her an bir yaramazlık yapıp başlarına bela açabilirler. Kediniz yavruysa ya da evden uzak kalacağınız süre uzun ise en güzeli; onları güvenle bırakabileceğiniz bir “kedi pansiyonu” aramanız aslında.
Kedi pansiyonu konusunda dikkat etmeniz gereken püf noktalar da var elbette. Hem sizin kediniz hem de diğer kediler mutlaka aşılı olmalıdırlar. Bir çok kedinin bir arada kaldığı pansiyonlar, hem hastalık açısından risklidir hem de kediler arasında anlaşmazlık çıkabilir ve yaralanmalar olabilir. Kedi pansiyonlarında kısırlaştırılmamış dişi ve erkek kedilerin bir arada tutulmasından kaynaklanan istenmeyen gebelikler bile olabiliyor malesef. Aslında en ideali kedilerin ayrı ayrı bölmelerde tutulduğu 7/24 gözetim altındaki “ kedi pansiyon ”ları. Kediler her ortama ve duruma kolay adapte olabildiklerinden 3-4 gün içinde pansiyona da adapte olacaklardır.
Kedinizin sağlık sorunu varsa mutlaka veteriner hekim kontrolündeki bir kedi pansiyonuna bırakınız.
Acil veteriner denince aklımıza hep ağır vakalar geliyor; ama bu durumlar evde bile başımıza gelebilir. Örneğin yaz aylarında en sık karşılaştığımız durumlardan biri yüksekten düşme vakaları. Hepimizin bildiği üzere kediler meraklı canlılardır. Hareket eden cisimler, kuşlar, kelebekler ve hatta sinekler bile kediler için tam bir oyun çağrısıdır. Ev ortamında baktığımız kedilerimizin dışarıdaki dünya da oldukça ilgisini çektiğinden, cam kenarında oturmaya bayılırlar. Keşke sadece oturup dışarıyı izleseler… Ama dışarıda dikkatlerini dağıtacak o kadar çok şey var ki. Hal böyle olunca da düşmeleri kaçınılmaz oluyor.
Peki böyle bir durumla karşılaşmamak için neler yapabiliriz? Aslında çözümü o kadar basit ki. Tek yapmamız gereken camlarımıza sağlam bir sineklik taktırmak. Böylelikle kedimiz rahat rahat camın önünde oturabilir ve dışarıyı seyredebilir.
Bazen şu tarz yorumlarla da karşılaşıyorum. “Bizim camlarımızda sineklik yok. Biz camı üstten çok az açıyoruz.” Ama pencerenizin vasistas bölümünü açmanız da tehlikeli bir durum. Çünkü kediniz oradan da çıkmaya çalışabiliyor ve bu sırada sıkışıp kalabiliyor. Kedi besleyenlere söyleyebileceğim en önemi tavsiyelerden biri de bu sineklik ve vasistas bölümüne dikkat etmeleri.
Diyelim ki siz tüm bunları dikkate almadınız, “benim kedim hayatta aşağıya atlamaz” dediniz ve…
Eyvah kedim camdan düştü. Eyvah kedim balkondan düştü…
Peki şimdi ne yapacağız? En kısa süre içinde acil veteriner kliniğine gideceğiz. Bu gibi durumlar nedense gece ya da sabahın erken saatlerinde olduğundan o saatte açık acil veteriner aramaya başlayacağız. Şanslıysanız sürekli gittiğiniz klinik acil veteriner hizmeti veriyordur. Vermiyor ise o zaman en yakın acil veterinere koşmalısınız. Yüksekten düşmelerde iç kanama riski fazla olduğundan en kısa sürede hastaya müdahale edilmesi çok önemlidir. Unutmayalım ki; erken müdahale hayat kurtarır.
Benden size ufak bir tavsiye; kedinizi güvenle teslim ettiğiniz kliniğinizin 7/24 açık acil veteriner kliniği olmasına özen gösterin derim.
Köpeklerde bulaşıcı, viral ve aşısı olan, ateşli, sindirim sistemi ve sentral sinir sistemi bulguları veren, sıklıkla öldürücü olan bir hastalıktır.
Ateş, burun ve göz akıntısı, kuru öksürük, merkezi sinir sisteminin etkilendiği durumlarda nöbetler, tremorlar (kas titremeleri), denge kaybı görülebilir. Ayrıca retinal lezyonlar, deri lezyonları, nadir olarak ayak tabanının sertleşmesi de görülebilir.
Klinik muayene ve canine distemper virüsünün (CDV) spesifik antijenlerinin tespit edildiği hızlı test kitleri ile köpek gençlik hastalığının tanısı konulur. Test kitlerinin güvenilirliği çok yüksek olmasına rağmen %100 değildir. Şüpheli durumlarda bazı laboratuar testleri ile kesin tanı konulmaktadır.
Evet var. Köpeklerin 8. ve 12. haftalıkken yapılan karma aşıyla hastalığa karşı bağışıklık sağlanmış olur. Daha sonra hayvanın hayatı boyunca her yıl bu aşı tekrarlanmalıdır.
Köpeklerin gençlik hastalığı yüksek oranda ölümcül bir hastalıktır. Erken teşhis ve tedavi ile bu hastalıkta olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Bunun yanı sıra hayvanın bağışıklık sisteminin kuvvetli olması da iyileşme de önemli rol oynamaktadır. Tedavi olan köpeklerde bazen sinirsel lezyonlar kalıcı olabilmektedir.
Kedilerin bulaşıcı, akut seyirli, ishal (kanlı olabilen), kusma ve ileri derecede dehidrasyona sebep olan viral hastalığıdır. Kedilerin gençlik hastalığının (panleukopenia) etkeni parvovirüstür.
Maternal antikorlar yavru kedileri 6-8 haftalığa kadar kısmen korur. Aşısız, 2-6 aylık yavrular için kedi gençlik hastalığı oldukça patojendir, %50-90 oranında ölüme neden olur. Aşısız ve daha önce kedi gençlik hastalığına maruz kalmamış kedilerde herhangi bir yaşta; pasif olarak geçen maternal bağışıklık azaldığında enfekte olabilirler.
Aniden başlayan ishal ve kusma, ateş, hızla ilerleyen halsizlik durumu bizi kedilerin gençlik hastalığından şüphelendirebilir. Kediler başını su ve mama kabına uzatır ama yemek istemez. Kedi gençlik hastalığına yakalanan kedilerde karın ve çene yerde olup, ayakların vücudun altında toplandığı duruş tipiktir.
Kedilerin gençlik hastalığının aşısı vardır. Kedilere 7 ve 10 haftalıkken uygulanan ve her yıl tekrarlanan karma aşı, kedileri bu hastalığa karşı korur.
Hızlı test kitleriyle ya da serolojik testlerle hastalığın tanısını koymak mümkündür. Ancak inaktif ve modifiye canlı aşılarla aşılanan kedilerde hatalı pozitif sonuç elde edilebilir.
Hastalığa maruz kalmış kedilerin dışkıları ile diğer kedilere virüs bulaşır. Kedilerin gençlik hastalığı virüsü çevrede aylarda enfektif özelliğini korur ve birçok dezenfektana karşı dirençlidir.
Kedilerin gençlik hastalığı (panleukopenia) zoonoz değildir yani insanlara bulaşmaz.
Hastaların ishalle kaybettiği sıvı için uygun bir şekilde sıvı takviyesi yapılmalıdır. Lökopeni sebebiyle şekillenebilen sekonder enfeksiyonların önüne geçmek için geniş spektrumlu antibiyotikler kullanılmalıdır. Kedi gençlik hastalığına yakalananların bağışıklık sistemini güçlendirmek için immunstimulan ilaçlara mutlaka başlanmalıdır.
Dişi ve erkek hayvanlarda üreme yeteneğinin operatif müdahele ile sonlandırılması işlemidir.
Kedi ve köpeklerde kısırlaştırma operasyonu erkek hayvanın testislerinin, dişinin de uterus (rahim) ve yumurtalıklarının alınması şeklinde gerçekleşir.
Bu konu veteriner hekimler arasında da daima çelişki yaratan bir durum olmuştur. Önceki çalışmalarda kedi ve köpeklerin kısırlaştırılması işleminin 1 yaşından once yapılmaması gerektiği savunulmuştur. Ama güncel literatürlerde, kedi ve köpekler ergenliğe girdikten sonra (yaklaşık 6-8 aylıkken) kısırlaştırma işlemi yapılmasında sakınca olmadığı tespit edilmiştir. Hatta dişi köpeklerde kısırlaştırma, ilk kızgınlık dönemine girmeden önce yapılırsa, meme tümörü riskini çok büyük ölçüde engeller.
– Dişi kedi ve köpeklerde meme tümörü riskini en aza indirger.
– Pyometra (rahim iltihabı) hastalığının görülmesini engeller.
– Kontrolsüz üreme ve istenmeyen gebelik durumlarının önüne geçer.
– Bazı agresif hayvanların sakinleşmesine yardımcı olur.
– Özellikle erkek kedilerde idrar püskürterek ağır bir koku bırakma ve kızgınlık sebebiyle miyavlamanın önüne geçer.
– Erkek köpeklerde prostat büyümesinin,prostat tümörlerinin ve perianal bölge tümörlerinin oluşma riskini düşürür.
– Hormonal aktivitenin azalmasından dolayı metabolizma hızı yavaşladığından, kedi ve köpekler kısırlaştırma işlemi sonrası kilo almaya daha yatkın olurlar.